Uyuşturucu ticareti Türk Ceza Kanununun 188.Maddesinde düzenlenmiştir :‘’Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak imal, ithal veya ihraç eden kişi, yirmi yıldan otuz yıla kadar hapis ve ikibin günden yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır”.

Uyuşturucu ticareti suçunun unsularını anlayabilmek için uyuşturucu kullanma suçundan ayrılan faktörlerinin irdelenmesi gerekir.Yüksek mahkeme olan Yargıtay ve Türk Ceza Kanuna göre Uyuşturucu ticareti suçunun uyuşturucu kullanma suçundan ayıran kriterler şunlardır:

Öncelikle uyuşturucu ticareti suçunun tespitinde uyuşturucu veya uyarıcı maddenin bulundurulduğu yer önem arzetmektedir.Uyuşturucu kullanıcısı olan kimse, uyuşturucuları her zaman kendisinin kolayca ulaşabileceği bir yerde bulundurduğu varsayılır. (ev, işyeri,kıyafetinde, araba vb. yerlerde).Uyuşturucu ticareti yapan kimse uyuşturucuları kolayca ulaşılamayacak yerlere zulalamaktadır. (depo, mağara, gizli bölmeler vb. yerlerde)

Uyuşturucu ticareti yapıldığına ilişkin bir diğer önemli karine ise uyuşturucu maddenin/maddelerin ele geçirildiği yer ya da  yakınında uyuşturucu maddelerin tartımı için kullanılan hassas terazin ele geçirilmesidir.Hassas terazi, küçüp yapı ve hacimdeki maddelerin ağrılıklarını hesaplamak için kullanılan bir alettir.Hassas teraziler diğer terazilerden farklı olarak 0.01 gram ağırlığı dahi tartabildiği için uyuşturucu maddelerin tartımında kullanılan bir cihazdır. Uyuşturucularla birlikte kişinin yakınında veya yanında hassas terazinin bulunması uyuşturucu karine olarak uyuşturucu ticareti yaptığını gösterir. Ancak kişinin yakınında hassas terazi bulunması tek başına uyuşturucu ticareti suçunun varlığını göstermez. Çünkü uyuşturucu kullanan bazı kişiler aldıkları uyuşturucu miktarlarının ölümcül olup olmadığını anlamak için uyuşturucuları tartmaktadırlar. Unutulmamalıdır ki; kişi de uyuşturucunun yanında hassas terazi bulunması kesin olarak uyuşturucu ticareti suçunun işlendiğini göstermez. Suçun işlendiğinin kesin olarak söylenebilmesi için diğer delillerle desteklenmesi gerekir. Keza yargıtayda bu görüştedir.

Yargıtay 9. Ceza Dairesi 2015/16426E. 2015/6242 K. nolu kararında ”Sanıkların ortak kaldıkları ikamette ele geçen eroin ve kokain bulaşıklı hassas terazi haricinde eroin yada kokain sattıklarına dair yeterli delil bulunmadığı gözetilmeden sanıklar hakkında TCK’nın 188/4. maddesi uygulanarak fazla ceza tayini, Bozulmasına,28.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi”.

Uyuşturucu ticaretinde kişide yakalanan uyuşturucu miktarı da önemlidir.  Yakalanan uyuşturucu miktarı kişisel kullanım miktarından fazla olduğu durumlarda uyuşturucu ticareti suçu işlendiğine ilişkin karinedir. Fakat  uyuşturucu miktarının kişisel kullanım miktarının üzerinde olması tek başına uyuşturucu madde ticaretinin yapıldığını göstermez yan delillerle desteklenmesi gerekir.

Yargıtay’a göre uyuşturucu maddenin kişisel kullanım sınırı/miktarı tek başına suç vasfını belirlemek için yeterli değildir (Y20CD-K.2017/6864) :

Uyuşturucu ticaretinde yakalanan uyuşturucunun çeşitliliği önemlidir.Yargıtayın görüşü bir veya iki çeşit maddenin kullanmak maksatlı bulundurulabileceği ancak üç ve fazlasının ticaret maksadıyla bulundurulduğu yönündedir.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu, E. 2014/7 K. 2014/322 T. 10.06.2014”Uyuşturucu madde kullanan kimse genelde bir ya da benzer etki gösteren iki değişik uyuşturucu maddeyi bulundurur. Bu nedenle değişik nitelikte ve farklı etkileri olan eroin, kokain, esrar ve amfetamin içeren tabletleri birlikte bulunduran sanığın bunları satmak amacıyla bulundurduğu kabul edilebilir. …”

Yargıtay uyuşturucu ticareti suçundan tanık beyanı, fiziki takip , iletişim tespiti vb. delillere önem atfetmektedir. Nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararında ihbar üzerine yakalanan sanığın üzerinde taşıdığı poşetin içerisinde ele geçirilen 811 gr. kenevir bitkisi dışında, uyuşturucu madde ticareti yaptığı yolunda teknik ya da fiziki takip, tanık beyanı, iletişimin tespiti v.b gibi somut, yeterli, her türlü şüpheden arınmış, kesin ve inandırıcı herhangi bir delil elde edilememesi nedeniyle uyuşturucu ticaretinden dolayı ceza verilemeyeceği yönünde karar oluşturmuştur.

YARGITAY CEZA GENEL KURULU E. 2012/10-1335,K. 2013/423 ,T. 22.10.2013”Bir ihbar üzerine yakalanan sanığın üzerinde taşıdığı poşetin içerisinde ele geçirilen kenevir bitkisi dışında, uyuşturucu madde ticareti yaptığı yolunda teknik ya da fiziki takip, tanık beyanı, iletişimin tespiti v.b gibi somut, yeterli, her türlü şüpheden arınmış, kesin ve inandırıcı herhangi bir delil elde edilememesi, uygulamada ilke olarak kabul edilen yıllık uyuşturucu madde kullanım miktarı göz önünde bulundurulduğunda, adli raporda belirtilen345,510 gramlık esrar maddesinin yıllık şahsi kullanım sınırları içerisinde olması, sanığın uyuşturucu maddeyi satmak için değil kullanmak amacıyla satın aldığı yönündeki aksi kanıtlanamayan istikrarlı savunmaları birlikte değerlendirildiğinde, uyuşturucu madde ticareti suçunu işlediği şüphe boyutundan öteye geçememektedir.Bu itibarla; sanığın sübuta eren eyleminin kullanmak amacıyla uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturduğu yönündeki Özel Daire bozma ilamında bir isabetsizlik bulunmadığından, itirazın reddine karar verilmelidir”.

Son olarak uyuşturucu ticaretini yapan kişinin sanığın hareketleri önem arz eder. Kişinin elinde bulunan uyuşturucu maddeler için müşteri arama, pazarlık yapma, satışa arz etme vb. fiilerinin olup olmadığı araştırılması gerekir. Örneğin uyuşturucu maddenin klipsli şeffaf poşetçikler halinde  aynı gramda satılması uyuşturucu satışı yaptığına ilişkin karinelerden biridir.

Yukarıda sayılan kriterlerden birinin var olup olmaması uyuşturucu ticareti suçunun işlendiğini veya işlenmediğini göstermez. Uyuşturucu ticareti suçunun işlendiğinden söz edilebilmesi için tüm deliller bir bütün halinde değerlendirilmelidir.

Ceza hukukunda kişinin cezalandırılabilmesi için kişinin suç işlediği yasal delillerle kesin olarak ispatlanması gerekir. Ceza hukukunda suçtan kişinin cezalandırılması için kişinin suçu işlediği yüzde yüz belliliğe ulaşması gerekmektedir.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 2017/723 E. 2018/562 K. “…Bilindiği üzere; ‘…Ceza muhakemesi hukukunun temel prensiplerinden birisi de şüpheden sanığın yararlanacağı ilkesidir. Her hukuk devletinde kabul edilen ve masumluk karinesi ile sıkı bir ilgisi olan bu ilkeye göre, yapılan ceza muhakemesi sonunda fiilin sanık tarafından işlendiği, yüzde yüz belliliğe ulaşmadığı takdirde beraat kararı verilecektir.” Görüldüğü üzere Ceza Genel Kurulu, sanığın cezalandırılabilmesi için yüzde yüzlük bir bellilik oranı aramaktadır

Eğer suçun şüpheli tarafından işlendiği yüzde yüz sabit değilse, şüphe varsa suç yoktur. Şüphe varsa; hukuksal deyişle şüpheden sanık yararlanır (in dubio pro reo ) ilkesi gereğince şüpheli hakkında beraat kararı verilmesi gerekmektedir.

 ***Uyuşturucu ticareti davalarında hak kaybı yaşamamanız adına ceza hukuku alanında uzman bir avukatla çalışılması gerekmektedir.***